Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Teşekkürler, Atatürk’ümün bankası!..

İş Sanat'ın ikinci kattaki salonuna, iki yandan merdivenlerle inilir çıkılır. Senede bir gün, çıkışta sağdaki merdivenler kapatılır. Seyirciler soldan inerek giderler..
Bu İş Sanat'ın yıllardır sürdürdüğü "Veda" geleneğidir. Sezonun son etkinliğinde, merdiven başından itibaren, o etkinliğin sanatçıları ve İş Sanat'ın tüm çalışanları iki yana sıralanırlar ve aralarından geçen bizleri alkışlarla uğurlarlar..
Tabii biz de onları..
Perşembe akşamı, Atatürk'ümün ülkemi kurtarmak için Samsun'a hareket ettiği günün akşamında İş Sanat'taydım, "Veda" gösterisi için.. Harika bir şov seçmişlerdi kapanış için.. Meksika Düğünü!.
Latin dansları.. Müziği.. Hele de Meksika olunca.. Seyirci coştukça coştu..
Ben düşüncelere daldım gittim..
Önce Meksika'ya gittim tabii..
1986 Dünya Kupası'na.. 220 bin kişilik Aztek Stadı'nda Sinyor'la (Can Bartu) Maradona ve arkadaşlarını Dünya Şampiyonluğu'na giderken izliyor, Meksiko City gecelerine ise Sevgili Kenan'la (Onuk) dalıyor ve sabahlara kadar, Mariachiler Meydan'ında müzik ve dans gösterilerini izliyorduk.. Mariachi, sokak müzisyeni demek.. İstersen git orada dinle, istersen al götür sevgilinin balkonunun altına, serenad yaptır. 5 dolar ver, sabaha kadar seninle dolaşsın..
Bizim Anadolu şerbetçileri gibi sırtlarında taşıdıkları o süslü, işlemeli bidondan, bardağı paramızla beş lira olan şarap satıyorlardı insanlar.. Ve işaret ettiğiniz Mariachiler de gitarlarıyla yanınıza gelip istediğiniz şarkıyı söylüyorlardı..
Gene Latin müziğinin en güzelini yapan gece kulüpleri de yığınlaydı şehirde..
Bir gece o yıllarda Tekila şarkısını dünyanın dört bir yanında 1 numara yapan Perez Parado'nun adını neonlarda görünce daldık tabii..
Harika bir şov yaptılar. Bitirince salona indiler.. Baktım masaların başında duruyor o masaya şarkı söylüyorlar..
Garsona "Bizim masaya da gelirler mi" dedim.. "Tabii" dedi. "1 dolar verin istediğiniz şarkıyı söylerler.." Dünyanın ünlüsü Perez Parado.. Altı kişi orkestra ve 1 dolar.. Adam başı 15 sent..
Meksika'ya niye "Amerika'nın arka bahçesi" diyorlar, bu akıllara seza ucuzluğu görünce anlıyorsunuz..
Koca Perez geldi, yanı başımda durdu. Öbür beşi de masamızı sardılar ve benim için en sevdiğim latin şarkısı "Historia del amore" söylediler..
Şimdi karşımda sahnede Mariachiler, bir köy düğününde dans ediyorlar..
Ben Meksikamı, Kenanımı, Canımı hatırlamaz mıyım?. Birini yıllar, ötekini haftalar önce kaybettiğim iki sevgili dostumu..
Coşku ve hüzün bir arada..
Meksika Düğünü, Capulli adlı bir Meksika dans gurubunun, iki perdelik bir müzik ve dans tiyatrosu.. Sahnenin gerisinde harika bir müzik gurubu..
Önünde harika dansçılar.. Geleneksel bir Aztek masalını anlatıyorlar.
Capulli Aztek dilinde "Büyük Aile/ Klan" demek. Meksika kültürünü dünyaya tanıtmak amacı ile Meksikalılar tarafından kurulmuş.. Peki ama nerde kurulmuş.. New York'ta.. Yani Trump Tower'ın burnunun dibinde..
Trump kim?.
Meksikalılar'ın Amerika'ya gelmesini önlemek için sınıra duvar çekmeye kalkan ve hem Amerika'ya, hem dünyaya rezil olan Başkan!..
Eeee!.. Demokrasi işte bu oluyor!.
Şarkılar ayrı güzel, danslar ayrı.. Kostümler muhteşem.. Sahnede her şey, her an muhteşem..
O sahneyi de hatırlıyorum..
2000'li yılların başında açıldığı sezon ben de o sahnedeydim.. Modern Folk Üçlüsü konserini sunmak için.. Ahmet, Doğan, Selami ne mutluyduk o gece.. Sonra hep seyirci oldum.. Kimleri kimleri izledim, 16 sezonda..
Yo-Yo Ma, Dave Brubeck, Branford Marsalis, Paco de Lucia, Chucho Valdes.. Londra Filarmoni, BBC Senfoni, Mariinsky Senfoni..
Martha Graham Dance Company, Paul Taylor Dance Company, Koresh Dance Company ve Giordano Dance Company..
Hele o unutulmaz şiir geceleri..
Dünyanın en ünlülerini benim insanımın ayağına getiren, kültür ve sanata bu büyük hizmeti yapan kurum, Atatürk'ümün bankası..
1924 yılında kurmuştu Mustafa Kemal bu bankayı..
Kurtuluş Savaşı bitmiş, vatan kurtulmuş, Cumhuriyet kurulmuş ama asıl iş yeni başlamıştı. Son varlıklarını da savaşta tüketen ülkenin ayakta kalması, ekonomik savaşı kazanmakla mümkündü.
Mustafa Kemal "Vatanı kurtaracak ve yükseltecek tedbirlerin başında olarak halkın doğrudan itibar ve itimadından doğup meydana gelen, tam manasıyla modern ve milli bir banka kurulmalı" dedi, 1924 yılının Temmuz ayında.. Ve Büyük Taarruz'un ikinci yıl dönümünde, 26 Ağustos 1924'te İş Bankası açıldı.
Beş yaşında tanıştım İş Bankası'yla ben.. Babam Bandırma'da elimden tuttu, götürdü bankaya beni.. Bir kumbara aldı, bana verdi.. "İş" yazıyordu üzerinde, çelik renkli ışıl ışıl kumbaramın.. Yıllarca doldurdum onu, 5 kuruşlar, on kuruşlarla.. Babam arada 1 lira atardı. Kağıt para atılan o yuvarlak deliği kullanan tek kişi Paşa Dayı'ydı. Atatürk'ün ordusunun Aşir Paşası.. (Atlı). Bandırma'ya geldi mi, beş, ya da on lira girerdi kumbarama.. Yıllık harçlığım nerdeyse on lira, anlayın..
Dolunca gene babamla giderdik bankaya.. Boşaltır, ordaki babamın hesabına yatırırdık. O parayı ayın sonunu yüzbaşı maaşı ile getirmek, ama dört çocuğuna hiçbir eksiklik hissettirmemek için çırpınan annem kullanırdı. Ben de için için sevinirdim, "İş Kumbaramla anneme destek oluyorum" diye..
Atatürk'üm bankası, Türkiye'nin, Türklerin kurduğu ilk banka, genç Cumhuriyet'in ekonomik kalkınmasına büyük hizmetler ederken, Uluç Ailesi ekonomisine de katkıda bulundu yani..
..Ve tabii, yıllar içinde ülkenin en büyük özel bankası oldu. Geçen yıl, Dünyanın En Etkili 10 Özel Bankası arasına girdi..
Ama işi ekonomi ile bırakmadı Atatürk'ümün bankası.. Cumhuriyet insanının kültürel ve sanatsal gelişimine de katkıda bulunmak üzere İş Sanat'ı kurdu işte..
Atatürk'üm 100 sene önce Bandırma Vapuru ile Samsun'a yola çıkarken, biz de onun bankasında, sezonu uğurladık..
Atatürk'üm, siz bu satırları okurken, Samsun'a çıkmış olacak.. Bu yıl 100'üncü defa Samsun'a çıkacak..
Teşekkürler Atatürk'üm!.
İş Sanat'ın merdivenlerinden keyifle, coşkuyla, mutlulukla inerken, en çok seni hatırladım..
Bize sadece özgür bir ülke kazandırmakla kalmadın, uygar bir yaşam yolu da seçtin..
Başbakan Lloyd George, hem Çanakkale, hem de Kurtuluş Savaşı'ndaki hezimetini öfkeli İngiltere Parlamentosu'na anlatırken şöyle demişti.
"Yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki 20'nci yüzyılın dâhisi Türklere nasip oldu ve kader onu bizim karşımıza çıkardı."
Ne mutlu bize, o hem savaş, hem de barış dehası bize, bizlere nasip oldu!.
19 Mayıs kutlu olsun!.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA