23 Şubat Londra Moda Haftası kapsamında ilk kez bir Türk markası defile yaptı. Defile 200 yıllık Somerset House'da gerçekleşti. Burası sanat kurumlarının en önemli merkezi... Sadece İngiliz markalarının girebildiği haftaya katılmayı başaran Tween markasının ürünleri bugün 28'den fazla ülkede satılıyor. Dünyanın en önemli erkek fuarlarından biri Floransa Pitti'nin de bu yıl başrol oyuncularından biriydi. Bora Aksu gibi Türk tasarımcılarından sonra Londra'da ilk kez bir Türk markası defile yaptı. Peki bu nasıl oldu? Orka Group Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu durumu şöyle özetliyor: "Tween Londra'da çok tercih edilen bir marka oldu. Çok katlı mağazalarda Balenciaga'larla, Dolce&Gabbana'larla yan yana satılıyor. Hatta geçen yıl London College of Fashion'da tez konusu dahi oldu. Defile yapmak istediğimizi söylediğimizde bize 'İmkan yok, kapılarımız yabancı tasarımcılara açık ama markalara değil' dediler. Biz de onlara Tween'in en az bir İngiliz markası kadar ülkelerine yatırım yaptığını, dergilerine reklam verdiğini anlattık, bütçeleri gösterdik. Kabul ettirdik". Orakçıoğlu Londra'da bu defileyi yapabilmek için 6 yıldır nasıl bir mücadele verdiklerini anlattı...
2008'DE MARKA PATLADI
Londra'ya ilk girerken neler yaşadınız?
"Neden Türk markası satalım ki? Alıcısı olmaz" dediler. Ancak sabrettik ve zor süreci aştık. Şimdi onlar bizden daha çok markayı sahiplendiler. Marka sürecini tamamladık, 2004''te başladık, 2007'de ortada hiçbirşey yoktu, "Vazgeçsek mi?" dedik. Kendimize bir yıl daha tanıdık. 2008'de krizle birlikte bizde olumlu patladık.
Defile sonrası nasıl tepkiler aldınız?
London Fasihon Week'te "Bir kapanış defilesi ancak böyle güzel olabilirdi" dediler. Şimdiden eylül için yerimizi ayırttık ve varız.
Hedef neydi, başardınız mı?
Dünya sahasında en iyi yerde olmak. Markanın dünya algısını artırmak. Global başarıya taşımak. Londra kapital kültürün merkezi, bu yüzden burası doğruydu bunlar için. Burada harcadığımız enerjiyi başka yerde harcasaydık 10 kat daha fazla para kazanırdık. Para yerine markalaşma ve saygınlığı seçtik. Bugüne kadar Londra'da 5 milyon dolar harcadık. Buradaki yıllık ciromuz şimdilik 1,5 milyon dolar. Bizim grup olarak ihracatımız 10 milyon dolar, perakendedeki karşılığı ise 30 milyon dolar.
Şimdi sırada neresi var?
New York'da da iki yıldır faaliyetlerimiz sürüyor. Londra'da 6 yılda uyguladığımız stratejinin aynısını Amerika'da da uyguluyoruz. Aynı noktaya geleceğiz.
İngiltere dünyaya açılmanızı kolaylaştırdı mı?
Hindistan'ın top markaların distribütörü Tween'i diğer markalarının yanına aldı ve 5 mağaza açtı, bu sayı yıl sonu 10'u bulacak. Londra referansı ile dünyada bütün kapılar açılıyor. 2010'da Hindistan'da 5, Barselona'da 1, Romanya'da 1 ve Moskova'da 2 mağaza açtık. Bizim hedefimiz her yerde mağaza açmak değil, kendi ayaklarının üzerinde durabilen, lojistiği oturmuş kalıcı mağazalarla var olmak. Yoksa dünyanın her yerinde mağaza açmak kolay, ancak daha sonra gelen başarısızlık ve kapatma büyük yaralara neden oluyor.
Dünya markalarının arasında yeriniz nerde?
İtalyan markaları ruhunu kaybetti, çoğu fonlar tarafından yönetiliyor ve tek düşünceleri hesap, matematik. Dünyada fast food giyim tarzı insanları arayışlara itiyor. İnsanlar artık kaliteli marka, uygun fiyata ve doğaya karşı duyarlı ürünler giymek istiyor. Türk markaları için bu büyük bir fırsat. Ben İtalyanları artık kaybedenler listesine koyuyorum. Fransızlar çoktan kaybetti, hatta toparlamaya başladı bile.
Defilede birçok satın almacı vardı. Değil mi?
Biz Harvey Nichols'a başladığımızda rakipleri Harrods ve Selfridges'a girme yasağı koydu. Aralarında inanılmaz bir rekabet var. 3 yıl geçti artık Harrods ile anlaşmak için artık bir engel yok. Defileye satın almacıları geldi ve büyük beğeni ile ayrıldılar. Önümüzdeki günlerde pazarlığa oturcağız. Bir de defile öncesi ilginç bir olay yaşandı. İnditex Group (Zara, Bershka, Massimo Duti gibi markaların sahibi) defileye gelmek istedi, Londra'daki yetkilerle ile temas kurdular, bizde onlara yeni tanıtılan bir koleksiyonu göstermek istemediğimizi söyledik. Bizi kopyalarlar endişesi ile bunu yaptık. O gecenin ruhunu yaşamalarına engel olduk. Kısaca "I'am sorry" dedik.
Tween bunu nasıl başardı?
Önce iyi bir danışma kurulu kurdu. Ardından erkek giyiminin en önemli alıcılarından, Harvey Nichols'un en üst bayii Richard Johnson, GQ Style dergisinin yayın yönetmeni ve tasarımcı David Bradshaw, Prada'yı dünyaya pazarlayan Can Kennedy ve Milano'nun ünlü moda gurusu Riccardo Grassi'den oluşan kurul Tween'in logo ve marka tanımını yeniledi. Yeni tanımdan sonra 2007'de, 2008 sohbahar-kış koleksiyonunu tanıtmak üzere Floransa Pitti'ye katıldı. İlk standını D&G'nın iki mimarına yaptırdı. Son olarak da dünyanın önemli showroom'larıyla anlaşmalar yapıldı.