Cumhuriyetimizin 95. yılında, Türkiye'yi 21. yüzyılda dünyanın ilk 10 ülkesi arasına taşıyacak 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni hayata geçirdik. Türkiye, son 16 yılda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği ve vizyonuyla, bir yandan devletin karar alma süreçlerinde, kurumsal yönetim ilkelerine dayalı, etkili bir mekanizmayı hayatat geçirirken, Avrasya'nın geleceği adına üstlendiği 'Medeniyet Diplomasisi' ve 'Ekonomi ve Ticaret Diplomasisi' rolüyle, oyun kurucu bir ülke konumunu yakaladı.
Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hiç kuşkusuz, Cumhuriyet dönemi ekonomisinde yeni bir periyoda, yeni bir aşamaya geçtiğimiz anlamına geliyor. Cumhuriyet Ekonomisi 1.0, 1923-1929 arası, Türkiye Ekonomisi'ni 'neo-klasik' anlayışıyla, piyasa ekonomisi kurallarını gözeterek ayağa kaldırdığımız, Atatürk'le ilk hamlelerin gerçekleştiği periyottu.
1929-1938 arası daha yine Atatürk'le 'yumuşak', 1938-1950 arası İnönü'yle daha 'sert' olmak üzere, Cumhuriyet Ekonomisi 2.0 tümüyle 'devletçilik' üzerinden yürüyen bir periyot oldu.
1950-1980 arası dönemde ise, Bayar ve Menderes'ten başlayıp, Demirel'le sağ iktidarlar eliyle 'özel sektör odaklı' piyasa anlayışıyla 'devlet planlaması' birlikte harmanlanarak, Ecevit'le ise, sol iktidarlar eliyle zaman zaman 'kamu ağırlığı' arttırılarak, Cumhuriyet Ekonomisi 3.0 periyodunu 'karma ekonomik model'le geçirdik. Erbakan Hoca'nın 'ağır sanayi' hamlesini ve Türkeş'in 'ekonomiyi milleştirme' çağrısını unutmayalım. 1980-2002 arasını ise, Özal'la başlayıp, Çiller'le, Erbakan'la ve Ecevit-Bahçeli-Yılmaz üçlüsüyle , 'piyasa ekonomisi modeli'ne geçiş boyutunda, Cumhuriyet Ekonomisi 4.0'ı 'liberalleşme' periyoduna geçişle geçirdik.
Ancak, Ankara'nın genlerine sinmiş 'devletçilik' nedeniyle, 1980-2002 arası hayli sancılı geçti.
2003-2018 dönemi ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la, gerçek manada 'piyasa ekonomisi'nin tüm kurallarının geçerli olduğu bir yapıyı inşa etme, yaşama geçirmeyle geçti.
TÜRKİYE 'BİLGİ EKONOMİSİ'NE GEÇİYOR
Bugün ise, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, Ankara'nın 'devletçilik'i tümüyle terk ettiği, 'performans kriterleri'nin geçerli olduğu, özel sektörün 'küreselleşme' kodlarını daha da güçlendireceği, 'bilgi ekonomisi' ve 'dijital kalkınma'ya dayalı 'Cumhuriyet Ekonomisi 5.0'a geçtik. Hedefimiz, yerli- milli teknolojiye dayalı, yüksek katma değer üreten bir ekonomiyle, 2023-2030 arası dünya GSYH'sı ve küresel ticaretteki payımızı yüzde 1.5'e çıkarmak. Stratejik sektörlerde küresel ölçekte örnek projeleri hayata geçirmeyi sürdürerek, hedeflerimize kararlı bir şekilde yürüyeceğiz.
2023'e giden yolda, Ekonominin küresel algısını güçlü kılacak, Türkiye'yi küresel yatırımların 'çekim merkezi' yapacak yeni bir sürece geçtik. Bu sürecin temel unsurlarını, inovasyon ve girişimciliğe odaklı yeni bir eğitim politikası ve etkin, güvenilir, hız kazanmış bir hukuk sistemi gibi olmazsa olmaz unsurların yanı sıra, girişimci dostu bir vergi sistemi ve kalkınma temelli yeni kamu satın alma politika ve stratejileri oluşturmakta. Ayrıca, KOBİ'leri korumaya, sermaye yapılarını daha güçlü kılmaya yönelik yasal düzenlemeler ile, güçlendirilmiş ve çeşitlendirilmiş banka dışı finansman imkanları da radarımızda.
DİJİTAL DÖNÜŞÜM MİLLİ BİR MESELEDİR
Türk ekonomisi, 2023 ve ötesi için, iç talebe bağlı büyümenin Türkiye'nin büyümesindeki payının yüzde 40'lara oturduğu, net ihracatın yüzde 30, özel sektör yatırımlarının ise yüzde 30 büyümeye katkı sağladığı bir model oluşturmalıdır.
Bu noktada, Türkiye'nin sahip olduğu tüm avantajlarını öne çıkaracak bir küresel iletişim stratejisini oluşturarak, Avrasya'nın yatırım üssü olarak öne çıkması, 2023 hedeflerinin olmazsa olmazı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu hedef doğrultusunda, Türkiye'nin "Bilgi toplumuna Geçiş" sürecini hızlandırabilmesi adına, dijital dönüşümün hızlandırılması, 2023 için, 'Dijital Dönüşüm'ün Türkiye için bir 'Milli Mesele' haline gelmesi kritik önemde.
Türkiye'nin yeni bir girişimcilik ekosistemini, yeni bir bilim-teknoloji-inovasyon sistemini oluşturacağı, dünyanın ileri teknoloji alanındaki saygın kuruluşlarının Türkiye'ye yatırım kararlarını hızlandıracağı sürecin başlangıcındayız.
Türkiye'nin küresel turizm endüstrisinde iddiasını tırmandıracağı, 2023'de 50 milyon turist ve 50 milyar dolar turizm gelirini geçeceğinin şimdiden algılandığı, yenilenebilir enerji teknolojilerinde araştırmalarını yoğunlaştıracağı, uzayda iddiasını artıracağı iki kritik önemde 5 yıldan söz ediyoruz. Türkiye'nin, sağlık, eğitim gibi alanlarda Avrasya'nın çekim merkezi olacağı bir 5 yıl. 2023'e kadar pek çok yeni nesil reformu tamamlayacağımız, 2023 ile 2030 arası Türkiye'yi 1.3 trilyon dolardan 2.2 trilyona dolara taşıyacağımız yeni bir döneme adım atıyoruz.
