ABD Başkanı Donald Trump, 4 Aralık günü yayımladığı yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde jeopolitik önceliğini net şekilde ortaya koydu. Belgede, 2 Aralık 1823'te açıklanan Monroe Doktrini'ne bağlılığını yeniden vurgulayan Trump yönetimi, geleneksel anlamda 'Batı Yarımküre/Western Hemisphere' denilen Kuzey, Orta ve Güney Amerika kıtasında başka aktörlere şans tanımayacağını ilan etti.
'Yeni Dünya' için bir metonim olarak kullanılan Batı Yarımküre'ye yapılan vurgu akıllara ister istemez son dönemlerde Venezuela'ya karşı yapılan askeri yığınağı ve olası bir askeri müdahaleyi getiriyor. Bilindiği üzere Monroe Doktrini, Amerika kıtasında Avrupalı aktörlerin etkisinin kabul edilmeyeceğini ilan ediyordu. 'Trump Faktörü' eklenerek güncellenen yeni doktrin ise öncelikli olarak Çin, AB, İsrail ve Rusya gibi okyanus ötesi aktörlerin Kanada da dâhil olmak üzere Amerika kıtasındaki her tür nüfuzunu yok etmeyi amaçlıyor.
Bu yeni hedef, Ulusal Güvenlik Stratejisi'nde "Yabancı ülkeler ya da küreselci kurumlar değil sadece Amerikan halkı yarımküremizde her zaman kendi kaderini kontrol edecek" cümlesiyle açıklanıyor.
***
ABD'nin strateji belgesinde eski dünyayı bırakıp Yeni Dünya'ya odaklanması kuşku yok ki Latin Amerika'yı Çin ile yaşayacağı Soğuk Savaş'ın ana cephesi yapacaktır. 1948-1991 yılları arasındaki I. Soğuk Savaş, SSCB ve Çin ile ABD arasında Kore ve Vietnam'da sıcak savaşlara dönüşmüştü. Ancak II. Soğuk Savaş'ta böyle bir sıcak cephenin oluşması zor görünüyor. Zira Çin'in ekonomik müttefiki Venezuela için ABD ile sıcak bir çatışmaya girmeyeceğini herkes biliyor. Ancak olası bir Venezuela harekâtına Çin'in en fazla Tayvan'a müdahale ederek yanıt verme ihtimali kuvvet kazanıyor.***
ABD'nin Karayipler'deki gövde gösterisi sadece Caracas'a değil Latin Amerika'daki her başkente bir mesaj niteliğinde. Nitekim Trump ikinci kez göreve geldiğinden bu yana geçen dokuz aylık sürede Kuzey Amerika'da Kanada, Orta ve Güney Amerika'da ise Arjantin, Brezilya, Kolombiya, Bolivya, Honduras, Meksika, Trinidad ve Tobago ile Şili gibi ülkelerdeki her tür gelişmeye ve seçime doğrudan müdahale etmekten çekinmedi. Bir bakıma Trump, 4 Aralık 2025'te yayımlanan Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesini beklemeden kafasındaki Yeni Dünya doktrinini Beyaz Saray'a geçer geçmez hemen tedavüle sokmuştu zaten.