Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

Vehbi Koç Ödülü öyle bir yere gitti ki...

Ne hayat! Önceki akşam 17'nci Vehbi Koç Ödülü'nün sahibi Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'i dinlerken tarihte kısa bir yolculuk yaptık.
Açıkçası bu topraklardan aldığını bu topraklara vermek için bazı özel insanların nasıl yılmadan, usanmadan çalışmaya devam ettiğini görünce insanda bir suçluluk duygusu uyanıyor.
Ben yeterince topluma faydalı oluyor muyum diye...
Koç Holding'in kurucusu Vehbi Koç'un vefatının ardından her yıl dönüşümlü olarak eğitim, sağlık ve kültür alanında verilen ödülde bu yıl eğitimdeydi sıra.
Seçici kurulun Büyükerşen'i bu ödül için aday göstermesinin öyle çok sebebi vardı ki... Büyükerşen, eğitimde fırsat eşitliğinin mümkün olmadığı, üniversitelerin birkaç büyükşehirde olduğu yıllarda (1971) uzaktan eğitim modelini geliştirmeye başlayarak milyonlarca gencin hayatına dokundu. Bugün hepimizin çok iyi bildiği Açıköğretim Fakültesi, Büyükerşen'in girişimiyle 1982'de açıldı.
Bugün 17 lisans, 34 önlisans programıyla yaklaşık 1 milyon 400 bin öğrencisi ve 2 milyon 200 bin mezunu olan Açıköğretim Fakültesi'ne imza atmak bir yana, Büyükerşen, iki dönem rektörlük yaptığı Anadolu Üniversitesi'nde hayata geçirdiği projelerle de büyük övgü aldı. Rektörlük sonrası, 1995'te Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın kuruluşunda çalıştı, 1999'dan sonra ise Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. O dönemde Eskişehir'i gerçek anlamda yaşayan bir kent yaptı.


Büyükerşen, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç'un elinden ödülünü aldıktan sonra müthiş anekodotlar anlattı ancak şimdi hepsini yazmam imkânsız. Onu dinlerken bu ülkenin böylesi kıymetli insanlara sahip olduğu için bir kez daha mutlu oldum ve şahsen kendimi borçlu hissettim. Oysa Büyükerşen, "Kendimi Atatürk'e, ilkelerine, Cumhuriyet'e ve bu topluma borçlu hissediyorum. Hem de öyle bir borç ki ömür boyu bitmiyor" diyerek hepimizden daha çok kendini borçlu hissediyordu.
Vehbi Koç'tan başlayarak Koç Ailesi'nin bu ülkeye sosyal projelerle yaptığı katkılar paha biçilemez. Ömer Koç, eğitimin Vehbi Koç Vakfı için her zaman 'eşitler arasında birinci' faaliyet alanı olduğunu söylerken, "Hür nesiller yetiştirmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz" dedi ama Atatürk'e atıfta bulunarak şu cümleyi de ekledi:
"Eğitimciler, bu ülkede hiçbir zaman cumhuriyetin ilk yıllarındaki kadar el üstünde tutulmadı; öğrenmek ve öğretmek hiç o zamanki kadar kıymetli olmadı." Umuyorum ki, böylesi güzel ödüllerin verilerek daha çok önemsendiği gösterilen eğitim konusu Türkiye'de tüm gündem maddelerinin önüne geçerek, Prof. Dr.
Büyükerşen gibi kıymetli isimlerin çoğalması için bir motivasyon olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA