Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Ne güzel bir “Dost” ve “Aile Haftası”ydı, gene..

İkisi hafta sonunda "Üç Lezzetli Gün" yaşadım. Hafta sonu lezzetlerimde Ankara'dan gelen kardeşim Kemaller de vardı.
İlk lezzet gecem Sortie'deydi.
Cengiz Semercioğlu kardeşim benden evvel yazdı. Hakkıydı. Çünkü gecenin mimarı oydu.
"Hıncal Abi uzun zamandır beni yemeğe çıkarmıyorsun, diye sitem ediyordu" diye girmiş yazısına.. "Ona yemek borcum vardı da 'Öde' diye kıyameti koparıyordu. Mecbur kaldım" demiyor da..
Cengiz, Hürriyet'te keyifle okuduğum, çok da takıldığım candan dost. Karşılıklı eleştiriler, dostluğuma dokunmaz. Öyle olduğu için "Dost"tuz zaten. "Hakkında hep iyi yazılsın" diye yüze gülenin ilk eleştiride maskesi düşer. Onun dost değil, yalaka aradığını anlarım..
Dost acı söyler. Acı söyleyeni anlayan da gerçek dosttur.
Erol Kaynar, Sortie'nin, Boğaz kenarındaki en güzel mekanın patronu Erol Kaynar'ı Cengiz de tanıyor..
Erol 40 yıldır dostum. İstanbul'un iddia ediyorum en iyi şefidir.. Çünkü lezzet Erol'un eliyle beyni arasındaki müthiş birliktelikten doğar. Önündeki kaba bir şey eklerken doğacak lezzet anında çakar.
İşte "Ahçılık, Şeflik" de budur zaten.
Kırk yılda bir, dost hatrıyla geçer ocağın başına, Erol..
Cengiz ikna etmiş..
Bana balık yediren 3 kişi vardı.. Biri gitti. Urcan.. Öteki, Allah uzun ömürler versin, Rumeli Kavağı'nda Kahraman.. Kalkanı dünyada onun gibi yapan yok. Üçüncü de Erol.. Buğulama yaptı mı, inanın patlayana dek yerim. Hele tepsiye attığım dilim dilim ekmekler, yani şamandıralar.. Böyle lezzet olmaz.. Erol her defasında tepsiyi kaçırır ki, çatlamayayım..
Ben, "Denizden babam çıksa yemem" diyen Hıncal'ın önünden balık tepsisini kaçırtan lezzeti düşünün artık..
Sevgili Nehroş, sinema ve dizi oyuncusu Nehir Erdoğan ertesi sabah erkenden Belgrad'a gidiyor, yeni dizisi için.. "Valizim bile hazır değil" derken, "Erol ve Buğulama"yı duyunca her şeyi unuttu, bize katıldı.
O muhteşem gece, buğulama ile kaldı mı sanırsınız?.
Önce güneşin batarken, karşıdaki camların kızıl kızıl olduğu, ardından, evlerin ışıklarının bir bir yandığı o muhteşem Anadolu manzarasıyla arama Erol'un seyyar tezgahı girdi..
Tatlımız Flambe demek ki!. Dünyanın dört bir yanında yedim.. Hep masa başında pişer. Çünkü alevler içinde pişer, o alevleri görmezsen, flambe yediğin neye yarar?.
Erol, her şeyini kendi hazırlar, tavaya konan her şeyin.. Tavadaki sos kıvama gelince (Kıvama geldiğini o kaynar sosu tadarak, eklemeler yaparak anlar) ananas ve muz dilimlerini içine atar..
Sonra.. Sonrası alev alev!.
En sonrası.. "Yeme de yanında yat!."
Sanırsınız ki, bunları yazdım diye Erol memnun olacak.
Hayır, fırça yiyeceğim.. Gönül adamı Erol'un o kadar dostu var ki.. "Bize de, bize de" diyecekler.. Desinler.. Bu Büyük Usta, mutfağa girmeli.
Teşekkürler Cengiz!. Borcunu iyi ödedin..

***
İkinci lezzet durağımız Balat.. Kuru fasulyeci Çanak!.
"Kuru fasulyenin ne lezzeti" diyenlerdenseniz, Çanak'a gitmeyenlerdensiniz demektir.
Fasulye İspir'den, pastırma Kayseri'den, et Antep'ten gelir, mesela..
Bizim Kemal et yemezlerden. Ankara Koleji'nde iken okul adı "Köfte" olan eti yemez.. Hem de nasıl yemez bilir misiniz?.
Çorbayı, pilavı sorar, "Et suyu var mı" diye.. Şüphe etti mi, mutfağa gider, çaktırmadan bakar, et suyu olan çorba ile olmayanını ayni kepçeyle mi koyuyorlar.. Öyle, ne diyim, hasta..
İstanbul'da ağırlanması en zor adam.. Ya da en kolay. Koy önüne peynir, patates kızartması, ekmek. Tamam!.
"Neresi" diye düşünürken Ercan'la, aklıma Balat geldi. Yıllar evvel, eski Unkapanı köprüsünü Balat'la, Sütlüce arasına çekmişlerdi. Üzerinde fuarlar açılır, çok da hoş olurdu. O Fuarlardan birinin basın danışmanı Nil arkadaşımız vardı. Fuarı gezdirmiş, sonra da Çanak'a davet etmişti.
Üç katlı, bahçeli bir bina.. Sadece Fasulye ve pilav servisi var. Fasulye çeşit çeşit.. Etli, pastırmalı.. En önemlisi sade..
Sade pilav, sade fasulye.. "Eureka!.. Eureka!."
Buldum, buldum..
Öğlen yemeğine aldık Kemalleri, doğru Balat'a.
Çanak yıllar sonra aynen.. Sade fasulye, sade pilav.. Yanında da o nefis turşu..
Yemek biterken, yeni durağı belirledim..
Kadın Pazarı.. Bal Yuvası!.
***
Bizim ailenin sağlık içinden evimizden eksik etmediğimiz, Van'ın zehirli Orman Gülü çiçeğinden elde edilen Deli Bal burda bulunur.. Çeşit çeşit lezzet balının yanında..
Vanlı ailenin işletmesi.. Kurucusu Melikşah.. Şimdi oğul Cihat işin başında..
"Kadın Pazarı" lafını duyunca "Yahu İstanbul'da Kadın Pazarı varmış, nedir" demiştim, köşemizin Bizans uzmanı Radi Dikici Usta'ya.. O da gitmiş, görmüş, Bal Yuvası'nı da keşfedip yazmıştı..
Ben de gittim o zaman Vanlı hemşehrilere..
Hayatımın ilk anıları Çaldıran'dadır, üç yaşımda. Sonra iki sene de Van.. Serpil Van'da doğunca oldu, Vanlı..
Biz de Vanlı olduk, dolayısıyla..
Radi Usta, 2015 yılında, çok az bulunan, çok kıymetli Deli Balı anlatmıştı, köşemde..
"Diyabet için en önemli ilaç. Kansere karşı koruyucu niteliği var. Birçok hastalığa karşı vücudun dayanıklılık sistemini güçlendirir. Tansiyonu düşürür, zihni güçlendirir. Anzer balından üstündür" demişti, Melikşah'tan naklederek.
2015 yılından beri evimden eksik etmedim.. Bende diyabet var. Yüksek tansiyon var.. Mide sakat, tek böbrek sakat, karaciğer, safra sakat çünkü.
Cihat Usta "Sabah akşam bir çay kaşığı" dedi. Fazlası zararmış çünkü.. Ben sadece sabahları bir çay kaşığı alırım. Faydasını da görüyor, hissediyorum.
Gittik.. Nükhet'in de ilaç diye aldığı balı bitmiş. Bir kilo ona, bir kilo bana..
Van'ın ablası Serpil'e de bir kavanoz kahvaltılık Pervari Balı.. Enfes kokuyor. Çiçek kokusu bu işte.. Bir kavanoz Pervari de her hafta sonu bize kahvaltı hazırlayan yeğen, Kemallerin kızı Zeyno'ya..
"Hesap" dedim.. "Hemşerilerime ne hesabı" dedi, Cihat..
Dedim ki, "Beş yıllık kavlimizi bozma.. İndirim bile yok. Herkes kaça alıyorsa o fiyata.."
3 bin lira hesap, ne beni fakirleştirir, ne onu zengin eder, ama kalemimi özgür, vicdanımı, meslek ahlakımı sağlam tutar.. Gördüğüm dostluk, yakınlık bana yeter.
Neşe içinde evin yolunu tuttuk, cumartesi akşam üzeri..
***
Serpil'den fırça yememek için ekleme yapmam lazım. Pazar sabahı Tuzla'da Serpil'deydik.. Bruncha, biz Etiler'den geldik. Zeyno Bodrum'dan..
Aile buluşması yeter aslında keyfe.. Ama bacının brunchları enfestir, kaç kez yazdım, tekrar etmemek için de bu yazıya katmadım artık!.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA