Evren, düzenlediği basın toplantısında, kamu çalışanlarıyla hükümet arasında bugüne kadar 7 toplu görüşme yapıldığını, ancak bu görüşmelerin hiçbirinde ''kamu emekçilerinin lehine bir sonuç çıkmadığını'' savundu.
Büyüme rakamlarına bakıldığında 6,2'lik ortalama yıllık büyümeye karşın kamu emekçilerinin reel ücretlerinin ortalama yüzde 30 gerilediğini söyleyen Evren, bunun nedeninin harcama politikası olduğunu öne sürdü. Memurların, 22 Temmuzdan bu yana temel harcama kalemleri karşısında alım gücünün yüzde 40'a varan oranlarda azaldığını savunan Evren, ''Kamu emekçilerinin ücretleri, katsayılar dikkate alındığında, 2 yılda TÜFE karşısında reel olarak yaklaşık yüzde 1, gıdadaki fiyat artışları karşısında yüzde 8, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar karşısında yüzde 13, su ve diğer konut harcamalarında yüzde 11 oranında gerilemiştir'' diye konuştu.
Hükümetin görüşmeler öncesinde ne kadar zam vereceğini açıkladığını ifade eden Evren, 2010 yılı için de şimdiden yüzde 5 ya da 5,5 oranında zam yapılacağını ilan etmesinin bunun somut bir örneği olduğunu söyledi.
''Toplu iş sözleşmesi (TİS) hakkı bulunduğunu ve yürütülen toplu görüşmenin meşru olmadığını'' öne süren Evren, ''Hiç kimse toplu görüşme sürecine KESK'i dahil edemez. Hiçbir kuvvet KESK'i 2 milyon kamu emekçisinin iradesini ipotek altına alacak toplu görüşme masasına oturtamaz. Biz, KESK olarak, diyoruz ki; toplu iş sözleşmesi grev var'' diye konuştu.
''Memurların yüzde 35'inin yoksulluk sınırı altında ücret aldığını, bu gerçekler göz önüne alındığında temel bir ücret belirlenmesinin zorunlu olduğunu'' savunan Evren, sözlerini şöyle sürdürdü:
''KESK, 2010 yılı için bin 500 TL temel ücret talep etmektedir. Bu temel ücreti sadece kamu emekçileri için değil, asgari ücret alanlar ve emekçiler için de öneriyoruz.
İşten atılan yeni geliri sıfırlanmış yurttaşlarımıza, açlık sınırının altında yaşayan yurttaşlarımıza devlet yurttaşlık ücreti vermeli. Bu yurttaşların doğalgaz, elektrik ve su faturalarını ödemelidir. Sosyal devlet olmanın gereği budur.''
Evren, bir gazetecinin KESK'in toplu görüşme masasına oturup oturmayacağı sorusuna, sorunu ''masaya oturup oturmama biçiminde algılamadıklarını'' belirterek, ''toplu görüşme sürecinin kamu çalışanlarına herhangi bir kazanım getirmediğinin ortada olduğunu'' savundu. Evren, ''Kazanım elde etmeyeceğimiz bir yerde bulunmayı doğru görmeyiz, ancak bu alanda toplu görüşme sürecini sürekli rahatsız edeceğiz'' dedi.
''SÜREKLİ RAHATSIZ EDECEĞİZ''
Üç konfederasyonun genel başkanıyla daha önce bir değerlendirme yaptıklarını, toplu iş sözleşmesi hakkı elde edilmeden sorunların çözülemeyeceği konusunda görüş birliğinin bulunduğunu anlatan Evren, ''Görüşme masasının meşru olmadığını ifade ederek sürekli rahatsız edeceğiz'' diye konuştu.
Evren, KESK'in ''bir eylem planı olup olmadığı'' sorusuna karşılık, perşembe günü Diyarbakır ve İstanbul'da ''TİS Yoksa Grev Var'' sloganıyla eylemlere başlayacaklarını bildirdi. Evren, 15 Ağustos Cumartesi günü de Ankara'da bulunacaklarını ve bu süre içerisinde de taleplerini kamuoyuyla paylaşacaklarını söyledi. Evren, ayrıca Başbakanlık önünde bir eylem gerçekleştireceklerini dile getirerek, 3 konfederasyonun birlikte hareket ettiği zaman ''hükümetin TİS yapmaktan başka şansının olmadığını'' söyledi.
