Küresel sorunlar çığ gibi büyürken dünya "iyilik ve gönüllülük" üstüne yeniden inşa edilmeye çalışılıyor. Gelir adaletsizliği, sosyal adaletsizlik, eğitimde fırsat eşitsizliği ve küresel ısınmanın yarattığı iklim krizi derken tüm dünyada alarm zilleri artık daha yüksek sesle çalmaya başladı. Bu çığlığa duyarsız kalmak hem kurumlar hem de bireyler için neredeyse imkânsız... Dünyada toplumsal sorunlar çığ gibi büyürken, bu sorunların çözümünde hem bireylere hem de kurumlara ciddi bir sorumluluk düşüyor. Günümüzde kurumlar da bu konuda ciddi bir farkındalık oluşmuş durumda. Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) projelerine ciddi bütçeler ayıran kurumlar, bu konudaki faaliyetlerini yönetmek için bünyelerinde departmanlar kuruyor ve geleceğe ilişkin bağlayıcı taahhütlerde bulunuyorlar.
KARNENİZE BAKILIYOR
Sosyal dengenin adil biçimde sağlanabilmesi için kurumların ve bireylerin elini taşın altına sokması gerekiyor. Bu konuda adım atanlar ve sorumluluk alanlar rakiplerinden birkaç adım öne geçiyorlar. Yapmayanlar ise geride kalıyor. Bu konuda ciddi bir bilinç oluşmuş durumda. Tüketiciler hizmet aldıkları kurumların "Ne kadar sosyal sorumlu" olduğunu her geçen gün daha fazla önemsiyor. Eğer bu konuda karnesi zayıfsa hemen ondan hizmet almaktan ya da ürünlerini tüketmekten vazgeçebiliyorlar. Bu nedenle kurumların çevre, kadın hakları, eğitim, sağlık, çocuk hakları, ekonomik eşitsizlik ve cinsiyet eşitliği gibi toplumu ilgilendiren birçok konuda projeler yürüttüklerini görüyoruz.

PROJEDE SEÇİCİ OLMAK ŞART
Son yıllarda bu kurumlar için olmazsa olmaz faaliyetlerden biri sosyal sorumluluk olarak öne çıkıyor. Bu faaliyetlerin gerçekten hangi sorunun çözümüne katkı sunduğu ise burada öne çıkan en önemli konu. Kurumlar son yıllarda bu konuda önemli mesafeler katetmiş durumdalar. Herkes bir şekilde toplumsal sorunların çözümüne katkı sunmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Hatta sürdürülebilir, toplumsal fayda odaklı projelerin sayısı son yıllarda önemli oranda artıyor. Ancak "Dostlar alışverişte görsün" diye yapılanların sayısı ise hiç de az değil. Kurumların bu projeleri hayata geçirirken çok seçici olmaları gerekiyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR FAYDA ŞART
KSS projeleri, insanların yaşamını olumsuz yönde etkileyen sosyal sorunları belirleyip bu alanlarda iyileştirme yapmayı amaçlar. Örneğin ekonomik yetersizlik yaşayan, eğitim haklarından yararlanamayan, engelli olduğu için iş bulamayan, farklı kültürden geldiği için yaşadığı bölgede dışlanan kişilere yardım etmek ve bu alanlarda farkındalık yaratmak amacıyla sosyal sorumluluk projeleri yürütmek mümkün. Ele alınacak projelerde sorunun bireysel olmaması, çok sayıda insanın yaşamını olumsuz etkilemesi gerektiğine dikkat edilmeli. Ancak birçok kurum tarafından hayata geçirilen projelerde çoğu zaman buna dikkat edilmediğini görüyoruz. Daha çok bir kerelik ve PR unsuru olarak kullanılan projeler ne bir sorunun çözümüne katkıda bulunuyor ne de sürdürülebilir oluyor. Bu sosyal sorumluluk örnekleri arasında plastik atıkların kullanımının azaltılmasına yönelik çalışmalar, deniz kirliliğinin azaltılması, orman ve yeşil alanların arttırılması eşya ve gıda gibi alanlarda yaygınlaşması gibi çalışmalar gösterilebilir. Proje hayata geçirilirken dikkat edilmesi gereken en önemli unsur ise projenin sürdürülebilir olması. Yani "dostlar alışverişte görsün" misali yapılan projeler kısa vadede ses getirse de uzun vadede ne topluma ne de kuruma bir fayda sağlar.