İsrail'in Gazze halkına estirdiği devlet terörünün en büyük destekçisi ABD, 9 Eylül'deki BM Genel Kurulu toplantılarına katılmak için New York'a gidecek Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yanındaki 80 kişilik heyetin vizesini iptal etti.
Kararı Dışişleri Bakanı Marco Rubio açıkladı. Gerekçesi Mahmud Abbas'ın Hamas'ın 7 Ekim 2023 taarruzunu 'terör eylemi' diye nitelemeyerek 'barış umutları'nı baltalamasıymış.
Bu sömürgeci, üstenci ve nobran tavır işbirlikçi Abbas'ın biatını bile yeterli görmüyor. Çok daha fazlasını istiyor. Çünkü siyonist İsrail ile ona yardım eden ABD'nin temel hedefi Filistin'i haritalardan da hafızalardan da silmek. Bu nedenle teslim bayrağını çeken Filistinlilerin dahi sesinin BM'den duyulmasına tahammülleri yok.
***
Bu adımla ABD,
siyonazist siyasetini artık resmen ilan etmiş oluyor. Hep söylediğimiz
gibi siyonizm denilen şey aslında
ırkçı ve soykırımcı Amerikan emperyalizminin
Ortadoğu'daki yüzünden
başka bir şey değildir.
Oysa Filistin Yönetimi'ni oluşturan kendileriydi.
1994 Oslo anlaşmasına göre Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) işgal altındaki
Batı Şeria bölgelerini denetleyen taşeron bir yönetime dönüştürüldü. Ancak Hamas'ın yetimler ordusu sadece
siyonist mitleri değil bu emperyal kirli projeyi de darmadağın etti.
Skandal karar için dünyadan tepki yağacak.
"Şaşkınız, öfkeliyiz, kınıyoruz" diyecekler. Diplomatik teamüllerden, uluslararası hukuktan bahsedecekler.
Ama ne derlerse desinler gerçeği değiştiremeyecekler. O gerçek de soykırımcıların artık
herkesi Filistinlileştirmesidir.
Kendilerine hizmet etmeyen herkese
yok edilmesi gereken Hamaslı muamelesi yapacakları ve yaptıkları gerçeğidir.
ABD'nin Türkiye elçisi ve Suriye temsilcisi
Tom Barrack bu gerçeği önceki gün yine gözümüze soktu.
İsrail'in Sykes-Picot sınırlarını tanımadığını vurguladı.
***
Dolayısıyla Amerikalı elçinin geçen aylarda I. Dünya Savaşı sürerken
1916'da İngiltere ve Fransa tarafından keyfi olarak çizilen sınırların
kaostan başka bir sonuç üretmediği değerlendirmesinin de amacı anlaşılmış oldu.
Sykes-Picot meğer
sömürgeci sınırlarla paranteze alınan bölge ülkelerini değil İsrail'i de
rahatsız ediyormuş.
'İşadamı diplomat' Barrack, perşembe günü
Lübnan ve Avustralya vatandaşı
'işadamı gazeteci' Mario Nawfal ile
yaptığı söyleşide,
İsrail'in Sykes- Picot sınırlarını 'anlamsız' gördüğünü; Lübnan ile Suriye'yi ele geçirme 'kapasitesine veya arzusuna' sahip
olduğunu söyledi. Büyükelçi böylece
ağzındaki baklayı da çıkardı.
'Gazze kasabı' Netanyahu zaten iki yıldır bunları söylüyor. Hem
Ortadoğu sınırlarını hem de Filistin devletini tanımadığını sık sık tekrarlıyor. ABD Dışişleri Bakanı
Rubio, Filistin'i veto ederek, elçi Barrack da İsrail'in yeni işgal projelerini seslendirerek,
soykırımcı diplomasinin nasıl
organize ve eşgüdüm içinde çalıştığının
en somut örneğini veriyorlar.