Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen ve Türkiye finans dünyasının liderleri ile karar vericilerini bir araya getiren 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi dün gerçekleştirildi. Zirvenin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin son 23 yılda dünya ortalamasının çok üzerinde büyümeyi başararak tarihsel bir yakınsama sürecine girdiğine dikkat çekerek, "Türkiye ekonomisi son 23 yılda yıllık ortalama yüzde 5.4 büyüdü. Dünya ortalaması aynı dönemde yüzde 3.5'ti. Bu fark küçük görünse de uzun dönemli etkisi çok büyük; bugün kişi başına gelirimizin AB ortalamasına oranı yüzde 38'den yüzde 70'e yükselmiş durumda" dedi.
TÜRKİYE EKONOMİDE LİG ATLIYOR
Enflasyonla mücadelenin birinci öncelik olduğunu kaydeden Cevdet Yılmaz, ancak bunu yaparken büyümeyi ve istihdamı feda etmeyen dengeli bir politika seti uygulamaya devam edileceğini belirtti. Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: "Hedefimiz, oluşturduğumuz kapasiteyi koruyarak Türkiye'yi daha yüksek gelirli bir ekonomi haline getirmek. Türkiye büyümeyi sağladı, reel ekonomiyi güçlü tuttu, kapasitesini belirli bir noktaya taşıdı. Şimdi önceliğimiz enflasyonu düşürmek ve finansal piyasalarda istikrarı tesis etmek. Ekonomi yönetiminde temel yaklaşımımız nettir: Kapasiteyi koruyarak, istihdamı güçlendirerek ve finansal istikrarı sağlayarak Türkiye'yi bir üst aşamaya taşımak. Bu dengeyi korumak için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Dünya Bankası'nın Atlas yöntemine göre, Türkiye 2002'de alt-orta gelir grubundaydı. Bugün ise ilk kez yüksek gelirli ülkeler kategorisine geçme eşiğine geldi. Bu, ekonomik tarihimizde önemli bir dönüm noktasıdır."

PANDEMİDE GÜCÜMÜZÜ KORUDUK
Türkiye'nin pandemi döneminde kapasitesini koruyan nadir ekonomilerden biri olduğunu söyleyen Yılmaz, "Bazı ülkelerin yetkilileri pandemide büyük hata yaptıklarını ifade ediyor. Bugün bile pandemi öncesi seviyesine gelememiş ekonomiler var. Türkiye ise bu süreci son derece iyi yönetti ve üretim kapasitesini koruyarak bu dönemden güçlenerek çıktı" dedi. Türkiye'nin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 3.7 büyüdüğünü hatırlatan Yılmaz, ilk 9 aydaki tablonun da benzer olduğuna işaret etti. Sanayide yüzde 6.5, hizmetlerde yüzde 4.6 büyüme gördüklerini belirten Yılmaz, sadece tarım alanında daralma yaşandığını ve bu daralmanın politika değil, aynı yılda hem don hem kuraklık yaşanmasından kaynaklandığını ifade etti.
1.5 TRİLYON $
Nominal milli gelirin 1.5 trilyon doları aşacağını belirten Cevdet Yılmaz, "Bu önemli bir eşiktir. Orta Vadeli Program'da 2025 için yüzde 3.3 büyüme öngördük, yıl sonunda bunun biraz üzerinde bir gerçekleşme bekliyoruz. IMF tahminlerinin gerçekleşmesi halinde, Türkiye nominal milli gelirde dünyanın 16. büyük ekonomisi konumuna yükselecek. Türkiye geçen yıl satın alma gücü paritesine göre dünyanın 12. büyük ekonomisiydi. Bu yıl 11'e yükseleceğiz. Bu da Türkiye'nin tarihimizde ilk kez İtalya'yı geçerek Avrupa'nın 4. büyük ekonomisi olması demek" dedi. 1960'larda Devlet Planlama Teşkilatı kurulurken Türkiye için hedef olarak İtalya referans alındığını hatırlatan Yılmaz, "Bugün, satın alma gücü bakımından ilk kez İtalya'nın üzerine çıkıyoruz. Bu, Türkiye'nin kalkınma hikâyesindeki önemli kırılma noktalarından biridir" dedi.

İşgücü piyasasında da güçlü bir seyrin sürdüğünü vurgulayan Yılmaz, 2025 Ekim ayında mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranının yüzde 8.5 düzeyinde gerçekleştiğini, 30 aydır işsizlik oranının tek haneli seviyelerde seyrettiğini kaydetti. Kamu maliyesinde disiplinli duruşun devam ettiğini belirten Yılmaz, son 3 yılda 90 milyar doları bulan deprem harcamalarına rağmen bütçe açığının milli gelire oranının bu yıl yüzde 3.6 seviyesine gerilemesini öngördüklerini söyledi. Gelir tarafındaki artış sayesinde bu oranın yüzde 3.6'nın da altında gerçekleşme ihtimalinin bulunduğunu kaydetti. 2025 yılı ikinci çeyreğinde genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı Türkiye'de yüzde 24 civarında iken, bu oranın AB'de yüzde 82, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 69 olduğunu hatırlattı. Yılmaz, uluslararası rezervlerin 2023 Mayıs sonundan 28 Kasım 2025'e kadar yaklaşık 85 milyar dolar artarak 183.2 milyar dolara yükseldiğini ifade etti.
TL'NİN PAYI 2 KAT ARTTI
Cevdet Yılmaz, bu süreçte dolarizasyonun belirgin şekilde gerilediğini, TL mevduatların payının son iki yılda yaklaşık iki kat artarak yüzde 60'ların üzerine çıktığını ifade etti. Ekim ayı itibarıyla bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün 44.1 trilyon liraya, kredilerin 21.6 trilyon liraya, mevduatın 25.4 trilyon liraya ulaştığını kaydeden Yılmaz, takipteki alacak oranının bir miktar artmış olmasına rağmen yüzde 2.4 gibi makul bir düzeyde seyrettiğini söyledi. Cevdet Yılmaz, sektörün sermaye yeterliliği oranının yüzde 18.9 ile yasal asgari oran olan yüzde 8'in oldukça üzerinde bulunduğunu belirterek bankacılık sisteminin hem dayanıklılığının hem de verimliliğinin altını çizdi. Yılmaz, finans alanında memnuniyet verici bir diğer gelişmenin katılım bankacılığı sektörünün büyümesi olduğunu söyledi. Sektörün finansal sistem içindeki payının 2013'te yüzde 5 seviyesindeyken bugün yüzde 9'a yaklaştığını belirten Yılmaz, ekim ayı itibarıyla katılım bankalarının yaklaşık 6 milyar dolar tutarında sukuk ihracı gerçekleştirdiğini aktardı.

YABANCININ GÜVENİ ARTIYOR
Türkiye'ye gelen uluslararası doğrudan yatırımların da ocak–eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 46 artışla 11.4 milyar dolara ulaştığını belirten Yılmaz, bu gelişmelerin uluslararası yatırımcıların Türkiye ekonomisine duyduğu güveni pekiştirdiğini söyledi. Bu dönemde güvenin bir diğer göstergesinin de CDS risk primindeki düşüş olduğunu dile getiren Yılmaz, CDS'in 2023 Mayıs'ında 700 baz puan seviyesinden 230 baz puan düzeyine kadar gerilediğini vurguladı.
ENFLASYONDA HEDEF TEK HANE
Enflasyonla mücadelede para politikası, maliye politikası ve makroihtiyati tedbirlerin birlikte ve kararlı şekilde uygulandığını vurgulayan Yılmaz, 2024 Haziran'ında başlayan dezenflasyon süreci ile yıllık enflasyonun 44 puandan fazla düşerek 2025 Kasım ayı itibarıyla yüzde 31.1'e gerilediğini söyledi. Enflasyonu 2026 yılında yüzde 20'nin altına, 2027 yılında ise tek haneli seviyelere düşürmeyi hedeflediklerini belirten Yılmaz, bunu yaparken büyüme potansiyelini de kademeli şekilde artırmayı amaçladıklarını ifade etti. Sosyal konut ve gıda başta olmak üzere arz yönlü politikalarla da enflasyonla mücadelenin desteklendiğini söyledi.

FON PİYASASINA ZARAR VERMEYİZ
Yatırım fonlarına yönelik son dönemde ortaya çıkan spekülatif söylemlere karşı bir açıklama yapan Yılmaz, yatırım fonlarının portföy değerinin 326 milyar liradan 7.9 trilyon liraya yükseldiğini belirterek, bunun Türkiye sermaye piyasaları açısından son derece önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Bazı düzenlemelerin kamuoyunda yanlış algılandığını ifade eden Yılmaz, fon piyasasına zarar verecek ya da yatırımcıları olumsuz etkileyecek herhangi bir düzenlemenin gündemde olmadığını belirterek, yanlış algıların farkında olduklarını ancak gerçeğin tam tersini gösterdiğini sözlerine ekledi.
İHRACAT 393 MİLYAR DOLARI GEÇTİ
ZAYIF dış talebe rağmen mal ve hizmet ihracatının kasım itibarıyla 393 milyar doları aştığını belirten Yılmaz, bu performansın cari dengeye olumlu yansıdığını ifade etti. Tarihi yüksek seviyelere ulaşan ihracat gelirlerinin etkisiyle cari açığın milli gelire oranının yılsonunda yüzde 1.4 seviyesinde gerçekleşmesini beklendiğini söyleyen Yılmaz, bu oranın düşük ve yönetilebilir bir düzeyi ifade ettiğini vurguladı.

PARMAKLA GÖSTERİLEN BAŞARI HİKAYESİ
5. FİNANS Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, geleceği konuşurken dijitalleşmenin her zaman en önemli başlıklardan biri olduğunu belirterek, finans sektörünün Türkiye'de dijitalleşmenin en ileri safhada olduğu sektörlerden biri olduğunu söyledi. Dünyadaki uygulamalar açısından da Türkiye'nin finans sektöründeki dijitalleşmesinin birçok ülkeyi geride bırakarak parmakla gösterilen bir başarı hikâyesine dönüştüğünü dile getiren Dağlıoğlu, "Bunu yalnızca bankacılıkta değil, sigorta ve hatta çok geleneksel bir alan olan sermaye piyasalarına dahi yansıtmış olmak çok büyük bir başarı. Yalnızca büyük kurumsal aktörlerin değil, finansal teknoloji şirketlerinin de dijitalleşmeyi hızla şekillendirdiği, sürüklediği bir dönemi yaşıyoruz" diye konuştu.
AMACIMIZ, SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR FİNANS PLATFORMU OLUŞTURMAK
FİNANS sektörünün bugün yalnızca ekonomik büyümenin itici gücü değil; risklerin yönetildiği, sürdürülebilirliğin desteklendiği ve yatırımların yön bulduğu stratejik bir alan hâline geldiğini belirten Turkuvaz Medya Marka ve Pazarlama Grup Başkanı Sinan Köksal, "Turkuvaz Medya Grubu olarak amacımız, yalnızca bir etkinliğe ev sahipliği yapmak değil; Türkiye'nin finansal farkındalığını, bilgi birikimini ve rekabet gücünü artıracak sürdürülebilir bir platform oluşturmaktır. Ekonominin nabzını tutan bu tür buluşmaların çoğalmasını ve güçlenmesini bu nedenle önemsiyoruz" dedi.
GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
Ana Sponsor: Emlak Katılım, Fiba Faktoring, Halkbank, İstanbul Finans Merkezi, Takas İstanbul, Tera Holding/Tera Bank, Trendyol, Turkcell, Türk Hava Yolları, Türk Altın, Türk Telekom, Vakıf Yatırım, Ziraat Bankası.
Co Sponsor: arsaVev, Kuzu Grup.
Destek Sponsor: Artaş Holding, Cengiz Holding, Corendon Airlines, Ekmas, Finansal Kurumlar Birliği, İntegral Yatırım, Koleksiyon, Kuzey Marmara Otoyolu, Limak, PhillipCapital, Rams, Torkam Holding, Zeren Group.