Dünya ekonomisinin 2026 yılına, jeopolitik gelişmelere yönelik beklentiler ve gümrük tarifeleriyle ilgili belirsizliklerin etkisi altında girdiğini söyleyen Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, "Bu koşullar altında Türkiye ekonomisi istediği büyüme dinamiklerini yakalayamasa da yüzde 3'ler civarında bir büyüme patikasında ilerlemeye devam ediyor. İnanıyorum ki enflasyondaki düşüşle birlikte faizler de daha düşük seviyelere inecek ve bu durum 2026'da üretimi destekleyerek ekonominin canlanmasına katkı sağlayacaktır" dedi. Ancak bu noktada sektörel olarak daha yapısal problemlerin olduğunu ifade etmek gerektiğini dile getiren Tosyalı, şunları kaydetti: "Ekonomin sürükleyici gücü olan sanayi sektörleri Çin'in arz fazlası sebebiyle ciddi bir haksız rekabet ile karşı karşıya. Üç yılı aşkın bir süredir Çin'in yüksek kapasitesi sebebiyle dünya pazarlarına yönlendirdiği dampingli ürünler demir-çelik pazarına ciddi darbe vuruyor. İç pazarımızı korumak için ilgili bakanlıklarımızın aldığı tedbirleri çok önemli ve bunları daha da yaygınlaştırmamız gerekiyor."
İÇ PAZARI KORUYACAK ADIMLAR
Diğer taraftan Çinli demir-çelik üreticilerinin ülkemizi bir basamak olarak kullanarak Avrupa'ya yeni ihracat imkânları geliştirmesi de sanayimizin Avrupa'daki konumunu ve rekabet gücünü tehdit edebilecek önemli bir mesele olduğunu dile getiren Tosyalı, "Uzak Doğu kaynaklı bu haksız rekabeti ele alırken sadece iç pazar odaklı değil ihracat pazarlarımızı da dikkate alan bütünsel bir yaklaşım geliştirerek tedbirler almalıyız. Bu anlamda Ticaret Bakanlığımızın Dahilde İşleme Rejimi'ne (DİR) yönelik yaptığı yeni düzenlemeyle Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) süreleri kısaltılırken, ihracatta kullanılacak ürünlerin üretiminde en az yüzde 25 yurt içi tedarik şartı getirilmesi oldukça olumlu bir gelişme. Bizim ya da dünyanın herhangi bir ülkesinin ölçek olarak devlet destekli bir sanayi altyapısına sahip olan Çin ile rekabet etmesi mümkün değil. O yüzden Çin'e karşı iç pazarımızı koruyacak adımları daha akılcı şekilde atmalıyız. Örneğin demir-çelikte Türkiye'nin bir kapasite sorunu yok. Sürekli yeni sıvı çelik kapasiteleri ilave etmemiz hiç akıllıca değil. Katma değeri yüksek ve sürdürülebilirlik kriterlerini karşılayan yatırımlara kaynak ayırmak daha akıllıca olacaktır" diye konuştu.
HEDEF İLK 20'YE GİRMEK
Tosyalı olarak bu farkındalıkla uzun süredir katma değeri yüksek yeşil çelik üretimine odaklandıklarını anlatan Tosyalı, şöyle devam etti: "Çünkü hangi sektörde olursa olsun dünya, özellikle de başta AB olmak üzere gelişmiş ülkeler artık sürdürülebilirlik kriterlerini sağlayan, düşük karbonlu ürünleri almak istiyor. Tosyalı olarak AB Yeşil Mutabakatı kapsamında düşük karbon ayak izine sahip üreticilerden biri olduğumuzu belgelendirmiş durumdayız." İleri teknoloji ve sürdürülebilirliğe yatırımların bir sonucu olarak geçen yıl dünyanın en hızlı büyüyen ilk 3 çelik üreticisinden biri olduklarını söyleyen Tosyalı, "Üç kıtada 50'ye yakın tesisimiz, 15 milyon ton yıllık ham çelik üretim kapasitemiz, nitelikli yeşil çelik üretimine yönelik yatırımlarımız ve yaklaşık 15 bin çalışanımızdan aldığımız güçle Tosyalı olarak önümüzdeki 5 yıl içerisinde dünyanın ilk 20 çelik üreticisinden biri olma hedefi doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz" şeklinde konuştu.
BAŞARI DOLU YILLARA ERİŞMENİZİ DİLİYORUM
Tosyalı, "Doğru ve etkili bilgiye erişimin ve haberciliğin her zamankinden daha kıymetli olduğu bir dönemde, 40 yılı geride bırakan Sabah Gazetesi'ni bugüne kadarki başarılarından dolayı kutluyor, daha nice başarı dolu yıllara ulaşmanızı diliyorum" şeklinde konuştu.